“Biliyorum, o benim ruh eşim.” Bu cümleyi şimdiye kadar defalarca kullandınız belki veya çevrenizdeki birilerinden çokça duydunuz..
Hayatımızın hatta belki günümüzün her noktasında ruh eşimizi, bir şeylerin ruh eşini aramıyor muyuz? Hayatımızı paylaşacağımız özel birini, en sevdiğimiz pantolonumuz içerisinde bizi harika gösterecek en uygun gömleği, pilavın yanına kuru fasulyesini... Tamamlanmak, tam olmak için birilerini, bir şeyleri istiyoruz yanımızda.
Peki kim veya ne bu ruh eşi dediğimiz? Kadınlar için sadece erkekler, erkekler için kadınlar mı? Yani, sevgilimiz mi bizim ruh eşimiz? Peki ya arkadaşlarımız? En sevdiğimiz kız arkadaşlarımız.. Veya evde dönmemizi bekleyen evcil hayvanlarımız.. Bunlar bizim ruh eşimiz olabilir mi? Yoksa illa karşı cinsten mi beklemeliyiz ruh eşimizi?
Ya ruh eşimiz sandığımız kişi aslında sadece bizim kafamızda ona biçtiğimiz kalıplar çerçevesinde öyleyse. Yani biz onu ruh eşimiz gibi görmek istediğimiz için onun öyle olduğunu düşünüyorsak. "Gözümde ne çok büyütmüşüm" cümlesini hiç kurmadınız mı?
Ruh eşiniz sevgiliniz de olabilir, en yakın arkadaşlarınız veya evcil hayvanınız. Ama ya ruh eşiniz arkadaşlarınızla olan ilişkiniz sözde ruh eşiniz sevgilinizle olan ilişkinizin önüne geçiyorsa?
Ruh eşinin kitaplardaki tanımlarına baktığımız zaman gördüğümüz ve hepimizin bildiği birkaç spesifik husus var. Bunlardan ilki ve en kült olanı; konuşmadan anlaşabilmek. İkili ilişkilerde bu özellik nadir bulunsa da, bulunduğunda tadından yenmez. "Sen de benim düşündüğümü mü düşünüyorsun?" cümlesi size de bir yerlerden tanıdık geliyor mu? Ruh eşlerinin birbirlerinin cümlelerini bitirebilecek, birbirlerini aramak için aynı anda telefonu ellerine alabilecek kadar birbirlerine ruhsal açıdan bağlı olduklarını söylüyor psikolog ve ilişki uzmanı Dr. Carmen Harra. Sizde sevgilinizle aynı durumlara şahit oldunuz mu hiç? Olduysanız ne mutlu, ama olmadıysanız..
Bir cafede otururken içeri giren biriyle ilgili bir kelime bile etmeden göz göze gelip aynı şeyleri düşündüğünüz hatta belki kahkaha attığınız en az bir kız arkadaşınız olmadı mı hiç? Eminim ki herkesin başından buna benzer olaylar geçmiştir. Eğer bu durum size oldukça tanıdık geldiyse, ruh eşim dediğiniz insanla aranızda bir çeşit telepatik güç olduğuna inanıyorsanız, gözlerine baktığınızda ne hissettiğinizi, ne söylemek istediğini o daha ağzını bile açmadan anlayabiliyorsanız, kulübe hoş geldin tatlım.
İkinci husus ise, ilk tanıştığınız gün de buna dahil olmak üzere birbirinizin yanında kendinizi her zaman oldukça rahat hissedersiniz. Yanınızda oldukça rahat hatta belki rahatsız edici derecede rahat (ne demek istediğimi anladınız kızlar;) ) bir sevgiliyi kim ister ki? Oysaki, en yakın arkadaşlar öyle mi? Onlarla ilk dakikadan itibaren zaten çok rahatsındır. Kendini farklı göstermeye, kasmaya, utanmaya, aman ayıplarlar mı, eleştirirler mi beni diye düşünmeye hiç gerek bile olmadan sonsuz eğlencenin kapısını aralarsınız.
Üçüncü olarak, hayat hiç kimse için güllük gülistanlık değil. Herkesin zaman zaman yaşadığı türlü sıkıntılar, sorunlar, durumlar var. Bu süreçlerde ağlama duvarın sözde ruh eşin değil en yakın arkadaşlarınsa sen zaten seçimini yapmışsın. Kavgalar tabiki her ilişkinin tuzu biberi ama kimine göre kimine göre iyi bir haberim var; ruh eşinizi gerçekten bulsanız bile asla polyannacılık oynamayacaksınız. Hayat şartlarındaki farklılıklar ve mücadele ettiğimiz türlü zorluklar ruh eşleri arasındaki bağı güçlendiren, kişinin daha güçlü ve ayakları çok daha yere sağlam basan bireyler olmasına yardımcı olan faktörlerdir. En yakın arkadaşlarımızla bu süreci muhtemelen daha kolay yaşarız. Bu yüzden hiçbir dış etki ya da olay aramızdaki bu güçlü bağı kolay kolay yıkamaz ve karşımıza çıkan her zorluğa da tek vücutmuşcasına göğüs gerebiliriz.Yaşadığımız zorluklarda arkadaşlarımız hep bizim yanımızda ve tam destektirler. Onlara sonsuz güvenirsiniz. Ama sözde ruh eşlerimiz... Bugün var yarın yoook. Belki hiç yok.
Son olarak ise, ruh eşinizle aranızdaki uyum her iki tarafa da iç huzuru verir. Eğer yanlış kişiyle birlikteyseniz aklınızdan sürekli en küçük şeylerde bile soru işaretleri belirir. İlişkinize güven duymadığınız için onu sürekli kontrol etmek istersiniz ve belki gerekli belki gereksiz kıskançlıklara kapılırsınız. Ama arkadaşlarımız söz konusu olduğunda durum hiçte böyle değil. Arkadaşlarımız zaten bizim birlikte olmaktan en fazla hoşlandığımız kişilerdir. Aynısı onlar için de geçerli. Dolayısıyla daha fazla eğlence için başkasına aramanıza gerek kalmaz. Her türlü çılgınlığı birlikte yapabilir ve bundan asla pişman olmazsınız.
Yeryüzünde herkes için "bir"i mutlaka vardır. Ama sevgiliniz, ama arkadaşınız, ama evcil hayvanınız... Eğer karşı koyamadığınız biri, beklemediğiniz bir anda, beklemediğiniz bir şekilde hayatınıza girerse, neden karşınıza çıktığını bir düşünün. Kendinizi aşksız, kırmızıyı siyahsız, pilavı kurusuz bırakmayın.
Deri ceket/ Leather Jacket: Mango
Stiletto: Christian Louboutin Pigalle
Stiletto: Christian Louboutin Pigalle
Sevgiler/Love,
Ege♥
Bulması zor, kaybetmesi kolay bazen ruh eşini.. ;)
YanıtlaSil