Her şeyin çok daha kolay, çok daha ulaşılabilir olduğu modern zamanlarda aslında her şey düşünüldüğü kadar kolay ve ulaşılabilir mi? Her şey kolaylaştıkça beklenti de artıyor. Biz kadınlar hem çalışmalı, başarılı olmalı, işinde en iyisi olmalı, modaya uymalı, tarz olmalı, spor yapmalı,fit olmalı, her daim bakımlı olmalı, sezon trendlerinden haberdar olmalı, genel kültürü de geniş olmalı, yeni açılan mekan, sergi, yeni gelen film, oyunlardan haberdar olmalı, iyi bir eş, iyi bir anne olmalı, arkadaşlarını ihmal etmemeli.... Kısacası, bir kadın her zaman ‘en iyisi’ olmak zorundadır ve bunların hepsini 24 saat içerisine sığdırabilmeli.
Tam bir çılgınlık gibi görünse de aslında birçoğumuz bu saydıklarımı gerçeğe dönüştürebiliyoruz. Nasıl mı? Kimini %100 oranında, kimini %50, kimisini ise %10 oranında yaparak. Başarılı oluyor muyuz, gayette güzel oluyoruz. Etrafımızda hem çok şık ve bakımlı görünen, trend mekanlarda iş toplantıları yapan veya arkadaşlarıyla keyifli vakit geçiren, koskoca şirketlerin yönetimlerinde hem iyi bir eş hem de iyi anne profilleriyle öne çıkan, ettiği 2 cümle ile masanın etrafındaki herkesin başını döndürüp "vay be" dedirten birçok kadın gördüğümüze göre biz kadınlar her zaman olduğu gibi elimizi attığımız her işte başarı elde ediyoruz.
Bazı kadınlar vardır ki, yanından geçerken dönüp bir daha bakarsınız, etrafına yaydığı o özgüvene, yürüyüşündeki o zarafete, yüzündeki o doğallığa. Bazı kadınlara özgü görünse de bu özellikler aslında tüm kadınların içinde vardır. Tek yapman gereken o içindeki ışıltıya bir şans vermek. Çünkü, yanınızdan geçenleri dönüp bir daha baktıran sizsiniz. Yukarıda saydığım özelliklere sahip olmak için kırmızı bir ruja, muhteşem topuklu ayakkabılara, kuaförden yeni fırlamış saçlara, son moda kıyafetlere ihtiyacın yok. İhtiyacın olan tek şey kendi farkına varman. Yine en başta saydığım ve aslında hepimizin olmak zorunda olduğumuz o "en iyi" olmak zaten yeterince zorken, sadece kendimiz olmak "en iyisi" olmaktır.
Sevgiler/Love,
Ege♥
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder